Kocaeli Tabip Odası

8 EKİM 2023 KOCAELİ ŞEHİR HASTANESİ ÖNÜNDE KÖRFEZ FATİH ASM'DE GÖREVLİ MESLEKTAŞLARIMIZA YAPILAN SALDIRIYI KINAMAK ÜZERE YAPILAN BASIN AÇIKLAMASI

title








MESLEKTAŞLARIMIZA VE SAĞLIK EMEKÇİLERİNE YAPILAN HER TÜRLÜ ŞİDDETİ KINIYORUZ.

YAŞAMAK VE YAŞATMAK İSTİYORUZ

Türk Tabipleri Birliği ve tabip odaları olarak; 2003’ten beri ülkemizde “Sağlıkta Dönüşüm Programı”  ile had safhaya ulaşan piyasacı; halk sağlığını ve hekimleri/sağlık emekçilerini yok sayan, değersizleştiren, kışkırtılmış sağlık politikalarının sağlık sistemini işin içinden çıkılmaz hale getireceğini, şiddeti daha çok artıracağını defalarca söyledik. Nitekim sağlıkta şiddet nedeniyle 1988’de kaybettiğimiz Dr. Edip Uğurcan Kürklü dışındaki tüm meslektaşlarımızı yaratılan tüketici sağlık politikalarının hızla bizleri de tükettiği son 20 sene içerisinde kaybettik.

Özellikle Dr. Ersin Arslan’ın katledilmesinin ardından sağlıkta şiddete karşı etkili önlemler için bir çok kez iktidarı uyardık,  yasa önerilerimizi sunduk. Ancak çağrılarımıza kulak verilmemesi sonucunda her gün Türkiye’nin farklı şehirlerinden akıl almaz şiddet olayları duymaya devam ettik. Yürüttüğümüz mücadele sonucunda adım atmak zorunda kalan Sağlık Bakanlığı’na; önerilerimizin yalnızca bir kısmını alarak çıkarılan yasanın yetersiz olduğunu, sorunun yalnız yasayla da çözülemeyeceğini, toplumsal varoluşumuzu aşındıran, şiddeti körükleyen, düşmanlaştırıcı politikalarla sağlık sistemi başta olmak üzere her boyutu kapsayan bütünlüklü bir değişim gerektiğini ilettik. Geldiğimiz noktada, ne gerçekten caydırıcı önlemler alındı ne de çalışma alanlarımızda ve koşullarımızda sağlıkta şiddete karşı düzenlemeler yapıldı. Bunların en son örneğini önceki gün burada ki meslektaşlarımız yaşadı.

Her geçen gün sorunlarımız artarak devam ediyor. Başta yaşadığımız şiddet olmak üzere, çalışma koşullarımızın giderek kötüleşmesi, ekonomik ve özlük haklarımızın yıllar içindeki gaspı, malpraktis davaları,  3-5 dakikaya sığdırılmaya çalışılan muayenelerle verilemeyen sağlık hizmeti, yok sayılan sağlık hakkı, iyileşemeyen hastalar, bulunamayan ilaçlar, ertelenen  ameliyatlar, mesleki özerkliğe yönelik müdahaleler, hekimlerin/sağlık emekçilerinin tükenmişliği ve son zamanlarda iyice derinleşen ekonomik zorluklar, hayat pahalılığı, toplumun sağlığını bozmuştur. Toplumda artarak süregelen şiddet iklimi, iktidarın şiddet dili, sağlığımızı bozan, bizi yok sayan, tüketen, değersizleştiren sağlık politikaları, hem bizi hem de halkı geçinememeye sürükleyen ekonomik buhranla birleşince; sağlığın fiziksel, zihinsel, toplumsal bütün bileşenleri de zarar görerek sağlık alanlarında şiddete de zemin oluşturmuştur.

Sağlık Bakanlığı yaşadığımız bunca soruna ve şiddete karşı sadece tweet atmakla yetinmektedir. Sağlık Bakanı’na yeniden sormak istiyoruz: Artık canımıza da kasteden bu sorunlarımıza karşı halen sadece tweet atmakla mı yetineceksiniz? Herhangi bir önlem almayacak mısınız?  Daha önce verdiğiniz sözleri ne zaman yerine getireceksiniz? Görmüyor musunuz, duymuyor musunuz, her ay sayısı katlanarak artan yüzlerce hekim bu kötü koşullar ve gelecek kaygısıyla ülkesini terk ediyor. Daha geçen hafta üç meslektaşımız intihar etti. Yüzlerce sağlık emekçisi her gün şiddet görüyor. Tüm hekimler/sağlık emekçileri geçim derdi ile boğuşuyor. Günde en az 100 sözel ve fiziksel şiddetle karşılaştığımız, hekimlerin %84'ünün en az bir kere şiddete maruz kaldığı çalışma koşullarındayız.

Önceki gün burada üç arkadaşımız hasta ve yakınları tarafından şiddete uğramıştır.  Sağlık Bakanı ve diğer yetkililerin önlem alma konusunda harekete geçmeleri için bunlar yeterli değil midir?

TTB ve tabip odaları olarak sağlıkta artan şiddetin de, toplumda körüklenen şiddet dilinin de karşısındayız ve sağlıkta şiddetle etkin mücadele çağrımızı yineliyoruz. Asla yaşamımıza kasteden bu çalışma koşullarına boyun eğmeyeceğiz, emeğimizin sömürülmesine, geleceğimizin karartılmasına izin vermeyeceğiz. Yaşamı ve yaşatmayı kendine şiar edinmiş bir mesleğin mensupları olarak sağlıkta şiddete karşı her yönüyle mücadelemiz devam edecektir.

YAŞAMAK ve YAŞATMAK İSTİYORUZ!

Türk Tabipleri Birliği

Marmara Bölge Tabip Odaları




Değerli Arkadaşlarım, Meslektaşlarım, Meslek Odalarımızın, Sendikalarımızın, Sivil Toplum Kuruluşlarımızın Yönetici ve Üyeleri, Basın ve Yayın Kuruluşlarımızın Temsilcileri 
2 Ekim Pazartesi günü yine burada Türk Tabipleri Birliği ve Kocaeli Tabip Odası adına yaptığımız basın açıklamasında, 5 yıl önce şiddet nedeniyle kaybettiğimiz Dr. Fikret Hacıosman’ı anmış, sağlıkta şiddet son bulana dek hep birlikte mücadeleye devam edeceğimizi belirtmiştik.
4 gün sonra, Körfez Fatih Aile sağlığı Merkezimizde 3 hekim arkadaşımıza Dr. Ahmet Murat Kazan, Dr.Yılmaz Sarıkaş, Dr. Serdar Erişti’ye hasta ve hasta yakınları tarafında ölümüne şiddet uygulandı. Türk Tabipleri birliği Merkez Konseyi, Marmara Bölgesi Tabip Odaları ve Kocaeli Tabip Odası olarak buradayız ve bu insanlık dışı iğrenç saldırıyı şiddetle kınıyoruz.Çok üzgünüz, kırgınız, öfkeliyiz. Yetkililerden saldırganların bir an önce cezalandırılmasını, sağlıkta şiddetin son bulmasına yönelik önlemlerin alınmasını ve yaptırımların uygulanmasını istiyoruz. Kocaeli Tabip Odası 08.10.2023



Ben Dr.Ahmet Murat Kazan. Cuma günü tabip kardeşlerim Yılmaz ve Serdarı sağlık teröristlerine karşı savunmaya çalışırken kemiklerim kırıldı. Dr.Yılmaz beyle farklı dünya görüşlerinden olmamız ne benim onu savunmama ne de onun beni savunmasına engel olmadı çünkü biz mezun olurken bir and içtik ve o anda uygun olarak biribirimizi kardeşimiz olarak bilerek birbirimizi savunmaya tereddüt etmedik. Son nefesimize kadar da kardeşlerimizi savunmaya devam edeceğiz, gerçi Dr.Yılmaz az kalsın o son nefesi veriyordu... neyse daha alıp verecek nefesi varmış şükür ki hastalarına nefes olmaya devam edecek.Bizler türk tapibleri olarak; toplumuzda sıkça görülen, çokça ölüme, çokça sakatlığa sebep olan ve bu nedenlerle çok önemli bir halk sağlığı sorunu olarak gördüğümüz “şiddet” hastalığının her türlüsüne karşı, mesleğimizin gereği olarak mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz.Cuma günü yaşanan elim olayda “polis çağırın!” yakarışıma karşı, ensemden tutarak “bana polis molis işlemez sen benim ne kadar büyük olduğumu bilmiyorsun!” diyen sağlık magandasının yüzüne “sen kanundan büyük değilsin!” diye haykırdım ve bunun sonucunda hayalarıma tekme yedim ama ne kadar sert vurursanız vurun bizler yine de kendini hukuktan, kanunlardan üstün görenlerin yüzüne karşı “Sen kanundan büyük değilsin!” diye haykırmaya devam edeceğiz.Cuma günü Dr.Yılmaz boğulmak istendi, yıllardır da türk tabipleri öncelikle “şiddet” ve daha sonra 10dakikalık muayene süreleri, insanüstü çaba gerektiren işyükü, hekim itibarsızlaştırma propagandaları, azalan alım gücü ve maddi kaygılar, mobinglerle boğuluyor ve bu nedenlerle soluğu yurtdışında alıyor. Buna karşın birileri “giderlerse gitsinler” diyerek sorunlarımızı görmezden geliyor. Havuzun musluğunu ne kadar açarlarsa açsınlar havuz dibindeki çatlak malesef hep daha hızlı büyüyor ama onlar ya bu çatlağı görmüyorlar ya da yine görmezden geliyorlar. Oysa ki halk bu çatlağı polikliniklerin 10dakikalık muayene süreleri ile doldurulmuş insan üstü çalışma programlarına karşın doktora randevu bulamayarak iliklerine kadar hissediyor.Cuma yaşanan vahşetin hemen ardından bitkinlik, vücudumdaki ağrılar ve yorgunluk ile soluklanmak için bekleme salonundaki sandalyelerden birine attım kendimi, o sırada 40 yaşlarında bir beyefendi yanıma geldi başta “geçmiş olsun” diyecek sandım fakat bana “e şimdi benim ilacımı kim yazacak?” dedi, karşılığında “demin doktor bey az kalsın boğularak can veriyordu daha kendine gelemedi, e ben sana yazayım desem bu elle nasıl sana ilaç yazayım” diyerek kırık elimi gösterdim, “E birinin yazması gerek ama bu kadar insanı mağdur etmeye hakkınız yok” dedi. Hayır sevgili vatandaşım, hayır! Biz seni mağdur etmedik. Bizi mağdur ettiği gibi seni de mağdur eden “şiddet” idi. Sen o gün “şiddet” yüzünden ilacını yazdıracak doktor bulamadın. Lütfen sevgili vatandaşım, lütfen anla artık “şiddet” yüzünden artık seni muayene edecek sana tedavi uygulayacak doktor bulamıyorsun, ne olur anla artık! Sen bana diyemedin ama ben sana diyeyim; geçmiş olsun... Ne olur artık geçmiş olsun.Tüm bu yaşanan olumsuzluklara rağmen ben umudumu yitirmedim çünkü benim örnek aldığım başöğretmenim; “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” diyerek bana ümitvar olmayı öğretti. Kendisine minnet borçluyum.Bu olay sonrası, umutsuzluğun karanlığına düşeyazdığımda bana elini uzatan, bana destek olan, bana umut veren meslektaşlarım, kardeşlerim, abilerim, ablalarım sizlere de minnet borçluyum. İyi ki varsınız.Sen! Bizi döven-dövdüren, bizi itibarsızlaştırmaya çalışan, bizi umursamayan! Sen mi büyüksün biz mi? Biz büyüğüz biz! Türk tabipleri! Bizi yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi; çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. Bizler birbirimizi seviyoruz, biz bir aileyiz, biz güzel bir aileyiz. Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun! Dokunma artık aileme, dokunma kardeşlerime!

08.10.2023

 

Yukarı